Kemikleriniz, cildiniz, kalbiniz, eklemleriniz, gözleriniz, dengeniz… İlerleyen yaşınızla birlikte olumsuz etkilenmeye müsait vücudunuzu y...
Kemikleriniz,  cildiniz, kalbiniz, eklemleriniz, gözleriniz, dengeniz… İlerleyen yaşınızla  birlikte olumsuz etkilenmeye müsait vücudunuzu yaşlanmanın hain etkilerine karşı  korumaya ne dersiniz?
Kırışıklık giderici cilt ürünleri, yaşlanmaya karşı gelen bakımlar, ömrü  uzatan yiyecekler; bunların hepsinin altında yatan arayış belli… Hepimizin  istediği bir şey, yani genç kalmak; sağlıklı ve uzun bir ömür geçirmek.  Pudra.com da her fırsatta yaşlanmaya karşı zihinsel ve bedensel tüm önerilerini  sizlerle paylaşır.
Bu kez de sizlerle bedeninizi genç tutmak için yapacağınız A'dan Z'ye  önerileri paylaşmak istiyoruz. İşte; önce içinizde anti aging (yaşlanma karşıtı)  yaşam tarzını benimsedikten sonra bedeniniz için dikkat etmeniz  gerekenler…
Kemiklerinizi güçlendirin
Kemik ağırlığı 20'lerin sonlarında tavan yapar, ardından östrojen hormonu  sayesinde menopoza kadar sabit bir şekilde devam eder. Menopozla birlikte  östrojen hormonu seviyesini düşmesi de doğal olarak kemiklerin güçsüzleşmesine  neden oluyor. Bu durum da kemik erimesi ve kırılmalar gibi sıkıntılara yol  açıyor. Dolayısıyla yaşlanmayla savaşırken ilk silahımız kemiklerimizi korumak  için çalışmalı. Şunu unutmamak gerek; sigara içmek, alkol tüketmek ve fazla  kilolu olmak kemik kaybını destekler. Dolayısıyla bu alışkanlıklardan kesinlikle  uzak durmak gerek. Onun yerine kalsiyumdan zengin bir beslenme programı  kemiklerinizin güçlenmesi için iyi olacaktır. Yetişkinler için günlük ortalama  ihtiyaç 700 mg'dır. Bunun karşılığı da 200 ml az yağlı süt, yoğurt ve 40 gr  peynirdir. Aynı zamanda kilonuzu korumak üzere yapacağınız yürüyüş, koşu ve dans  gibi sporlar da iskeletinizi koruyacaktır. Bir başka önerisi de D vitaminini en  iyi kaynağından; güneşten almanız. Güneş altında geçireceğiniz sadece 10 dakika  kemik sağlığınız için oldukça etkili olacaktır. 
Cildin derinlikleri
Birçok dermatolog ve anti aging uzmanları, genellikle yaşımız ilerledikçe  cildimizde meydana gelen tüm hasarların sorumlusunun serbest radikaller olduğunu  belirtir. Gerek beslenmemiz (örneğin alkol), gerekse çevremiz (örneğin hava  kirliliği) nedeniyle toksinler yaşlanmanın en büyük nedenlerinden biri olan  serbest radikallerin dolaşımına neden olur. Serbest radikaller hücre zarlarını  sertleştirirler; iltihaplanmalara ve genetiğin zarar görmesine neden olurlar.  Dolayısıyla cilt daha sarkık, kırışık ve solgun bir cilde dönüşür. Bunu önlemek  için birincil çözüm beslenmeye dikkat etmektir. Bunun için de somon size  önereceğimiz en önemli besindir. Çünkü somon cildi sıkılaştıran ve serbest  radikalleri ortadan kaldıran DMAE (Dimethylaminoethanol) içerir. Aynı zamanda C  vitamininden zengin bir diyet; limonsu meyveler ve domatesler kırışıklık gideren  diğer yiyecekler arasındadır. 
Kalp kalbe karşı
İngiltere Kalp Vakfı'ndan Judy O'Sullivan kalbimizin de aynı diğer  kaslarımız gibi olduğunu söylüyor. Yani onların da düzenli bir egzersiz  programına ihtiyaç duyduklarını… Bizler yaşlandıkça, kalbimize oksijen  taşımaktan sorumlu atardamarlarımız tıkanmaya başlar. Dolayısıyla bu durum  kalbimizde birtakım rahatsızlıkları doğurabilir. İlerleyen yaşla birlikte en sık  karşılaşılan sorunlardan biri olan kalp hastalıklarından korunmak için düzenli  olarak egzersiz yapmamız gereklidir. Uzmanlar haftada beş gün, günde en az yarım  saatlik bir egzersizin şart olduğunu belirtiyor. Bu spor on dakikalık öbekler  şeklinde de yapılabilir, yani illa sürekli olarak nefes nefese yapılması doğru  değil. Kişinin kendini aşırı yormadan spor yapması gerekir. Tercihen spor  salonları yerine açık hava kalp sağlığı için daha faydalıdır. Spor sizin daha aç  hissetmenize neden oluyorsa da, kalbinizin sağlığı açısından midenizi yulafla  doyurmanızı öneririz. Çünkü yulaf içerdiği sağlam lif nedeniyle kolestrolü  durdurur. Dolayısıyla haftada iki veya dört porsiyon yulaf tüketmeniz kolestrol  düzeyinizin dört hafta içinde düşmesine yardımcı olacaktır.
Yaşlandığımızın en belirgin belirtilerinden biri de gözümüze taktığımız  gözlük değil midir? Hoş, artık lensler bu durumu biraz kurtarıyor, ama yine de  ilerleyen yaşa rağmen sağlıkla bakabilen, odaklanabilen, algılayan ve görebilen  gözlere sahip olmayı kim istemez? Yaşa bağlı gözlerde oluşan rahatsızlıkları  önlemenin de yolu yine sağlıklı beslenmede ve sigara gibi kötü alışkanlıkların  sonlandırılmasında yatıyor. Yapılan bir araştırma haftada on porsiyondan fazla  dana eti, kuzu eti, salam gibi kırmızı et tüketen insanların yüzde 47'sinin  görme bozuklukları yaşadığını göstermiş. Uzmanlar, gözün retinasında bulunan  maküler adındaki çok hassas bir bölgenin yediğimiz besinlerden fazlasıyla  etkilendiğini söylüyorlar. Kırmızı etin içeriğinde bulunan bileşenler de bu  bölgedeki kan damarlarının büyümesine neden oluyor. Dolayısıyla gözlerimize bir  iyilik yapmak için kırmızı eti dozunda tüketmemiz, hatta mümkünse onun yerine  tavuk ve balık gibi beyaz etleri tercih etmemiz gerekiyor. Haftada üç kez  tüketilen tavuk, görme bozuklukları riskini yüzde 57 azaltıyor.
Sapasağlam eklemler
Oturduğunuz yerden kalkışınız, merdiven çıkışınız veya eğilip yerden bir  şey alışınız hep iniltiler eşliğinde mi oluyor? Evet, bu da yaşlanmanın bir  diğer belirgin yan etkilerinden… Çünkü ilerleyen zaman ve yaşla birlikte  eklemlerin içinde bulunan kıkırdaklar aşınmaya başlar. Böylece kemikler de  birbirlerine sürtünmeye başlar. Bu durum da ağrı, tutukluk ve gacırdamalara  neden olur. Eğer fazla kiloluysanız bu durumların sıklığı fazlalaşır ve hatta  yaralanmalara bile yol açabilir. Eklemlerimizi bu hale sokmamak için yapmamız  gereken şey ise pudra.com olarak her zaman önerdiğimiz şey: spor  ayakkabılarınızı giymek ve yola çıkmak. Bu yıl Queensland Üniversitesi'nde  yapılan bir araştırma günde 3 bin adım atan insanların eklem ağrısından daha az  şikayet ettiklerini ve fiziksel fonksiyonlarının daha fazla geliştiğini ortaya  çıkarmış. Aynı araştırma, bu konuda, glukosamin sülfatın faydalarını da ortaya  dökmüş. Özellikle balık yağından elde edilebilecek glukosamin sülfatın uskumru,  somon gibi balıklarda bulunabileceğini söylüyorlar.
Vücut dengesi
Orta yaş bunalımı/sendromu veya krizi dedikleri şey, bir şehir efsanesi  değil; tersine bir gerçek. Bunu kanıtlayan ise bu sendromun apaçık nedenleri.  Yani değişime uğrayan hormonlar… Hormonlar psikolojimizi oldukça etkilediği gibi  kas ağırlığımızda azalma da fiziksel anlamda zihnimizi meşgul eder. The Natural  Health Bible for Women kitabının yazarı Dr Glenville, orta yaşlardaki  yağlanmamızı azaltmanın en şaşırtıcı yolunun stresi azaltmak olduğunu söylüyor.  Çünkü bu şekilde kortizol seviyelerini azaltabilir ve vücudunuzun yağ  depolamasını engelleyebilirsiniz. Massachusetts General Hospital'ın yaptığı bir  araştırma da yoga ve meditasyon gibi aktivitelerin muhteşem gerginlik avcıları  olduğunu; strese karşı genetiğimizi değiştirebilecek güçte olduklarını ortaya  çıkarmış. Tabii ki tüm bunları yaparken sağlıklı, az ve öz beslenme de tüm bu  ruh-beden dengesine yardımcı olacaktır.



 
 
 
 
 

Hiç yorum yok