Antibiyotikler, yüzyıla yaklaşan bir süredir insanlığın mikroorganizmalara karşı kullandığı en önemli silah. Ancak ne yazık ki, yanlış kulla...
Antibiyotikler, yüzyıla yaklaşan bir süredir insanlığın mikroorganizmalara karşı kullandığı en önemli silah. Ancak ne yazık ki, yanlış kullanımına bağlı antibiyotik direncinin artması nedeniyle etkili antibiyotiklerin sayısı da gittikçe azalıyor.
Yakın gelecekte tedavide kullanılacak seçeneklerinin giderek azalması da tüm dünyada endişe yaratıyor. Acıbadem Ankara Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Kutlu, bu konuda en sık yapılan hatanın, antibiyotiklerin ateş düşürücü ya da ağrı kesici olarak kullanılması olduğunu söylüyor.
Enfeksiyon hastalıkları yaş ya da cinsiyet ayrımı gözetmeden toplumun genelini ilgilendiren hastaneye başvuru nedenlerinin başında geliyor. Dolayısıyla hastalıkların doğru ve uygun tedavisi toplumsal bir önem taşıyor. Bugün enfeksiyon hastalıklarında iyileşme, antimikrobiyal tedavi olarak tanımlanan, mantarlar, bakteriler ve parazitler gibi mikropları öldüren veya çoğalmalarını engelleyen maddeler sayesinde sağlanabiliyor.
Antibiyotiklerin çok önemli bir yer tuttuğu bu maddeler içerisinde dezenfektanlar gibi bazı sentetik maddeler de yer alıyor. Ancak, hastalıklarla ilgili sağ kalım, komplikasyon ve kronikleşmenin önlenmesi, hastalık şiddet ve süresinin kısaltılması gibi birçok noktada istenen sonuca ulaşabilmek için antimikrobiyal tedavinin uygun miktarda kullanılmasıyla sağlanabiliyor.
Acıbadem Ankara Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Kutlu, enfeksiyonlarda akılcı olmayan antimikrobiyal tedavilerin kullanılması sonucu tedavi edilemediğini ve belki de hastanın kaybedilebildiğini söylüyor. Ayrıca gereksiz kullanılan her antimikrobiyal ülke ekonomisine azımsanamayacak ek yük getiriyor.
Antibiyotikler sadece bakteri kaynaklı enfeksiyonlarda etkili
İdeal antibiyotik kullanımı, o enfeksiyona yönelik doğru antibiyotiğin en uygun yoldan, etkin dozda, optimum aralıklarla, uygun süreyle verilmesi anlamına geliyor. Bununla birlikte Enfeksiyon olmaksızın antibiyotik kullanılması, seçilen antibiyotiğin yanlış olması, dozunun yetersiz veya aşırı olması ve doz aralıklarının uygunsuz olmaması ise antibiyotiklerin doğru kullanılmadığını gösteriyor.
Sadece bakteriyel enfeksiyonlara karşı antibiyotiklerin etkili olduğunu hatırlatan Dr. Hakan Kutlu, "Ancak toplumda en sık yapılan hataların başında soğuk algınlığı ve virüslerin neden olduğu enfeksiyonlarda da antibiyotiklere başvurulması oluyor. Hatırlanması gereken en önemli nokta; virüslerin neden olduğu enfeksiyonlarda antibiyotiğin çözüm olmadığı ve diğer insanlara bulaşma riskini ortadan kaldırmadığıdır" diye konuşuyor.
Yanlış kullanım direnç geliştiriyor
Antibiyotiklerin yanlış kullanımı tedavide etkisiz kalınmasının yanında daha büyük bir sorunu da doğuruyor. Antimikrobiyal direnç. Yani, bu mikroorganizmanın neden olduğu enfeksiyonu tedavi etmede ilacın etkisiz hale gelmesi. Bunun sonucunda ise, daha sonra antibiyotiğe ihtiyaç duyulduğunda işe yaramıyor. Hafif bir enfeksiyon bile tedavi edilemediğinden, hasta için çok ciddi sorunlara neden olabiliyor. Bu durumun sadece kullanın kişi için değil, sonradan dirençli bakteriye yakalanma riski olan tüm toplum için tehlike oluşturuyor. Antibiyotik direncinin artması nedeniyle etkili antibiyotiklerin sayısının gittikçe azaldığına işaret eden Dr. Hakan Kutlu, yakın gelecekte tedavide kullanılacak antibiyotik seçeneklerinin giderek azaldığını söylüyor.
Hekim reçete etmediği sürece kesinlikle kullanılmamalı
Toplum genelinde en çok yapılan hatalardan biri de, antibiyotiklerin ateş düşürücü veya ağrı kesici amacıyla kullanılması oluyor. Dr. Hakan Kutlu, "Bu nedenle hekim reçete etmedikçe antibiyotiklerin kullanılmaması gerektiğini ve hatta antibiyotiğin gerçekten gerekip gerekmediği de hasta tarafından da sorgulanmalı" diyor. Aynı zamanda, antibiyotik yazılması konusunda hekime baskı yapılmaması da önem taşıyor.
Özellikle grip ya da nezle gibi virüslere bağlı solunum yolu enfeksiyonlarında antibiyotiklerin tedavide yeri olmadığı unutulmamalı ve hasta kendisini iyi hissetse bile tedaviyi hekimin belirttiği süreden önce sonlandırmaması gerekiyor. Dr. Hakan Kutlu, uygun antibiyotik kullanımı hem bireysel hem de toplumsal bir sorumluluk olduğunun altını çiziyor.
*Tanıtım için tıklayın!
Yakın gelecekte tedavide kullanılacak seçeneklerinin giderek azalması da tüm dünyada endişe yaratıyor. Acıbadem Ankara Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Kutlu, bu konuda en sık yapılan hatanın, antibiyotiklerin ateş düşürücü ya da ağrı kesici olarak kullanılması olduğunu söylüyor.
Enfeksiyon hastalıkları yaş ya da cinsiyet ayrımı gözetmeden toplumun genelini ilgilendiren hastaneye başvuru nedenlerinin başında geliyor. Dolayısıyla hastalıkların doğru ve uygun tedavisi toplumsal bir önem taşıyor. Bugün enfeksiyon hastalıklarında iyileşme, antimikrobiyal tedavi olarak tanımlanan, mantarlar, bakteriler ve parazitler gibi mikropları öldüren veya çoğalmalarını engelleyen maddeler sayesinde sağlanabiliyor.
Antibiyotiklerin çok önemli bir yer tuttuğu bu maddeler içerisinde dezenfektanlar gibi bazı sentetik maddeler de yer alıyor. Ancak, hastalıklarla ilgili sağ kalım, komplikasyon ve kronikleşmenin önlenmesi, hastalık şiddet ve süresinin kısaltılması gibi birçok noktada istenen sonuca ulaşabilmek için antimikrobiyal tedavinin uygun miktarda kullanılmasıyla sağlanabiliyor.
Acıbadem Ankara Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Kutlu, enfeksiyonlarda akılcı olmayan antimikrobiyal tedavilerin kullanılması sonucu tedavi edilemediğini ve belki de hastanın kaybedilebildiğini söylüyor. Ayrıca gereksiz kullanılan her antimikrobiyal ülke ekonomisine azımsanamayacak ek yük getiriyor.
Antibiyotikler sadece bakteri kaynaklı enfeksiyonlarda etkili
İdeal antibiyotik kullanımı, o enfeksiyona yönelik doğru antibiyotiğin en uygun yoldan, etkin dozda, optimum aralıklarla, uygun süreyle verilmesi anlamına geliyor. Bununla birlikte Enfeksiyon olmaksızın antibiyotik kullanılması, seçilen antibiyotiğin yanlış olması, dozunun yetersiz veya aşırı olması ve doz aralıklarının uygunsuz olmaması ise antibiyotiklerin doğru kullanılmadığını gösteriyor.
Sadece bakteriyel enfeksiyonlara karşı antibiyotiklerin etkili olduğunu hatırlatan Dr. Hakan Kutlu, "Ancak toplumda en sık yapılan hataların başında soğuk algınlığı ve virüslerin neden olduğu enfeksiyonlarda da antibiyotiklere başvurulması oluyor. Hatırlanması gereken en önemli nokta; virüslerin neden olduğu enfeksiyonlarda antibiyotiğin çözüm olmadığı ve diğer insanlara bulaşma riskini ortadan kaldırmadığıdır" diye konuşuyor.
Yanlış kullanım direnç geliştiriyor
Antibiyotiklerin yanlış kullanımı tedavide etkisiz kalınmasının yanında daha büyük bir sorunu da doğuruyor. Antimikrobiyal direnç. Yani, bu mikroorganizmanın neden olduğu enfeksiyonu tedavi etmede ilacın etkisiz hale gelmesi. Bunun sonucunda ise, daha sonra antibiyotiğe ihtiyaç duyulduğunda işe yaramıyor. Hafif bir enfeksiyon bile tedavi edilemediğinden, hasta için çok ciddi sorunlara neden olabiliyor. Bu durumun sadece kullanın kişi için değil, sonradan dirençli bakteriye yakalanma riski olan tüm toplum için tehlike oluşturuyor. Antibiyotik direncinin artması nedeniyle etkili antibiyotiklerin sayısının gittikçe azaldığına işaret eden Dr. Hakan Kutlu, yakın gelecekte tedavide kullanılacak antibiyotik seçeneklerinin giderek azaldığını söylüyor.
Hekim reçete etmediği sürece kesinlikle kullanılmamalı
Toplum genelinde en çok yapılan hatalardan biri de, antibiyotiklerin ateş düşürücü veya ağrı kesici amacıyla kullanılması oluyor. Dr. Hakan Kutlu, "Bu nedenle hekim reçete etmedikçe antibiyotiklerin kullanılmaması gerektiğini ve hatta antibiyotiğin gerçekten gerekip gerekmediği de hasta tarafından da sorgulanmalı" diyor. Aynı zamanda, antibiyotik yazılması konusunda hekime baskı yapılmaması da önem taşıyor.
Özellikle grip ya da nezle gibi virüslere bağlı solunum yolu enfeksiyonlarında antibiyotiklerin tedavide yeri olmadığı unutulmamalı ve hasta kendisini iyi hissetse bile tedaviyi hekimin belirttiği süreden önce sonlandırmaması gerekiyor. Dr. Hakan Kutlu, uygun antibiyotik kullanımı hem bireysel hem de toplumsal bir sorumluluk olduğunun altını çiziyor.
Hiç yorum yok